SES BİLGİSİ
ÜNLÜLER
Türkmencede dokuz ünlü vardır. Bu ünlülerden sekizi Türkiye Türkçesindeki
ünlüler gibidir. Sadece "ä", farklıdır. Türkiye Türkçesindeki "e"den daha geniş ve açıktır.
Türkmencede dokuz kısa ünlünün her birinin uzun şekli de bulunmaktadır.
Ünlülere Ait Bazı Önemli Özellikler
1. "ä", sadece äht "ahit, söz, yemin", mähribaan "şefkatli; sevgili", säher "seher, sabah" gibi Arapça ve Farsçadan alınan kelimelerin
ilk hece-sinde "h" ünsüzünden önce; äber- < alıp ber-
"bir şeyi birine vermek, alıp vermek; bir şeyi birisi için satın
almak", äkel- < alıp gel- "getirmek", äkit- < alıp git- "götürmek" gibi sınırlı sayıda Türkmence kelimenin
de ilk hecesinde kullanılır.
2. "o", yazıda Türkmence kelime tabanlarının
sadece ilk hecesinde bulunur: gorkı "korku",
omur- "kırmak, koparmak".
"o" ünlüsü, söyleyişte Türkmence kelime tabanlarının birinci
hecesinden sonra da bulunmaktadır. Çünkü Türkmence kelimelerin ilk
hecesinde bulunan "o" ve "u"lar, sonraki hecelerdeki
"a"ları söyleyişte yuvarlaklaştırıp "o"ya çevirmektedir:
yokarı > yokorı "yukarı; yüksek", yumala- > yumolo- "yuvarlamak,
yuvarlak hâle getirmek".
"o"
ünlüsü, Türkmence birleşik kelimelerin ilk hecesinden sonra bulunabilir: başboğı "baş örtüsü", günortaan "öğle, öğleyin", suvotı "sulak yerlerde yetişen
bir bitki".
3. "ö", yazıda Türkmence kelime
tabanlarının sadece ilk hecesinde bulunur: dövük
"kırık", övren-
"öğrenmek". Ancak kelimelerin ilk hecesinde bulunan
"ö" ve "ü"ler, sonraki hecelerdeki "e"leri söyleyişte
yuvarlaklaştırıp "ö"ye çevirdiği için söz konusu ünlü söyleyişte
kelime tabanlarının birinci hecesinden sonra da bulunmaktadır: güneş > günöş "güneş", kömelek
> kömölök "mantar".
"ö",
Türkmence birleşik kelimelerin ilk hecesinden sonra da bulunabilir: aaçğöz "aç gözlü", yerdöle "ahır".
4. "u", normalde Türkmence kelimelerin
ikinci hecesinden sonra bulunmaz: duuzlulık
"tuzluluk", uulundır-
"üzmek, incitmek". Ancak "v" ünsüzünün yanında ikinci
heceden sonra da bulunabilir: gaytavul
"cevap, karşılık", şağlavuk
"çağlayan, şelâle".
"u",
yuvarlak ünlüyle başlayan iki heceli kelimelerden sadece son hecesi kapalı
olanlarda bulunmaktadır: tutuk
"üzgün, gamlı, kederli", uçut
"uçurum". Son hecesi açık olan iki hecelilerde ise düzleşme
meydana gel-mektedir: tutı
"perde", uukı
"uyku".
"u",
kendinden sonra gelen "ı" ünlüsünü yuvarlaklaştırarak
"u"ya çevirdiği için “u” ünlüsü, söyleyişte kelimelerin ikinci
hecesinden sonra da bulunmaktadır: gutulış
> gutuluş "-hastalıktan-
kurtulma, iyileşme; kurtulma, kurtuluş", turşumtık > turşumtuk
"ekşimsi".
5. "ü", normalde Türkmence kelimelerin
ikinci hecesinden sonra bulunmaz: göökçülik
"sebzecilik", gönülik
"doğruluk; dürüstlük". Ancak söz konusu ünlü, "v"nin
yanında ikinci heceden sonra da bulunmaktadır: endirevük "titreyen, titrek", gübürdevük "gürültülü ses çıkaran".
"ü",
yuvarlak ünlüyle başlayan iki heceli kelimelerden sadece son hecesi kapalı
olanlarda bulunur: üzük "kopuk,
kopmuş", üzüm "üzüm".
Son hecesi açık olan iki hecelilerde ise düzleşme meydana gelmektedir: ööri "mera, otlak", süri "sürü".
"ü",
kendinden sonra gelen "i" ünlüsünü yuvarlaklaştırarak
"ü"ye çevirdiği için “ü” ünlüsü, söyleyişte kelimelerin ikinci
hecesinden sonra da bulunmaktadır: gümürtik
> gümürtük "belirsiz, müphem;
şüpheli, kuşku verici", öönümçilik
> öönümçülük "üretim, üretme".
6. Türkmencede, diğer çağdaş
Türk yazı dillerine oranla, yaygın bir şekilde aslî ve dolaylı ünlü
uzunlukları bulunmaktadır. Türkmencenin en önemli özelliği sayılan aslî
uzunluklar, anlam farkı meydana getirmek-tedirler: at "at" - aat "ad, isim"; baş "baş" - baaş "çıban"; biz "biz" - biiz "delgi aleti"; düş- "inmek"
- düyş "düş, rüya"; gap- "kapmak" - gaap "kap"; gız- "kızmak,
ısınmak" - gıız "kız"; gurt "yoğurt
kurdu" - guurt "kurt, canavar"; ot "ot" - oot "ateş"; öç- "sönmek" - ööç "öç, intikam"; yol- "yolmak" - yool "yol".
Uzun ünlüler, "ää" ve "ee"ler hariç, ilk Türkmen
Lâtininde ünlüler çift yazılarak gösterilmişti. Türkmen Kirilinde ve yeni
Türkmen Lâtininde ise söz konusu ünlülerin hiçbirisi gösterilmemektedir.
Biz, bunları gerekli yerlerde ünlüleri çift yazarak gösterdik.
Uzun ünlüler, Türkmencede aslî
ve dolaylı uzun ünlüler olmak üzere iki grupta ele alınmaktadır:
Aslî Uzun Ünlüler
Türkmence, ana
Türkçedeki aslî uzunlukları en iyi koruyan Türk yazı dilidir. Türkmence
kelimelerin ilk hecesinde bulunan aslî uzun ünlüler, yukarıda da belirttiğimiz
gibi, mana değişikliğine sebep olurlar. Sözü edilen uzunluklar yazıda gösterilmediğinden
bunları tesbit etmek için sözlüklere baş vurmak gerekmektedir.
Aslî uzun ünlü
bulunduran kelimeleri üç gurupta ele almak mümkündür: Kısa karşılığı fiil
olan uzun ünlülü isimler, kısa karşılığı isim olan uzun ünlülü isimler, kısa
karşılığı fiil olan uzun ünlülü fiiller.
· Kısa Ünlülü Karşılığı Fiil
Olan Uzun Ünlülü İsimler: Aslî uzun ünlülerin en yaygın örneklerine, bu tür
kelimelerde rastlanmaktadır: aç-
"açmak" - aaç "aç"; gap- "kapmak" - gaap "kap"; öç- "sönmek" - ööç "öç"; yaz- "yazmak" - yaaz "ilk bahar"; yol-
"yolmak" - yool "yol".
· Kısa Ünlülü Karşılığı İsim
Olan Uzun Ünlülü İsimler: Bunlara ait örnekler, birinciye oranla daha
azdır: at "at" - aat "ad"; baş "baş" - baaş "çıban"; daş
"dış" - daaş "taş"; ot
"ot" - oot
"ateş".
· Kısa Ünlülü Karşılığı Fiil
Olan Uzun Ünlülü Fiiller: Sadece birkaç örnekte bulunmaktadır: gal- "kalkmak" - gaal- "kalmak"; gay-
"yavru beklemek -deve için-" gaay-
"uçmak; kaymak"; yaz- "yazmak,
yaymak" - yaaz- "sapmak".
Dolaylı Uzun Ünlüler
Aslî uzun ünlülerin
yanı sıra dolaylı uzun ünlüler de Türkmencenin önemli özelliklerindendir. Dolaylı uzun ünlüleri
sözlüklerde bulmak mümkün değildir. Bunları tesbit edebilmek için değişik
gramerlere ve uzun ünlülerle ilgili kapsamlı araştırmalara başvurmak
gerekir. Dolaylı uzun ünlüler, kelimelerin ikinci ve daha sonraki
hecelerinde bulunurlar. Aslında kısa olan ünlüler, genellikle kök sonu ve ek
başındaki iki ünlünün üst üste gelmesiyle veya ses düşmesi yoluyla uzarlar.
Bu uzamalar, sadece düz ünlülerde meydana gelir. Konuyla ilgili kurallar
ve bunlara ait örnekler aşağıdadır:
· Bir kelimenin sonunda
bulunan kısa ünlü; yükleme, ilgi ve yaklaşma hâllerinde uzar: ene "nine" ® enääni "nineyi", enääniñ
"ninenin", enää "nineye";
dañı "sargı" ® dañıını "sargıyı", dañıınıñ
"sargının", dañaa "sargıya"; süyci "tatlı" ® süyciini "tatlıyı", süyciiniñ
"tatlının", süycää "tatlıya"; tañka "çaydanlık" ® tañkaanı "çaydanlığı", tañkaanıñ "çaydanlığın", tañkaa "çaydanlığa".
· Vasıta hâli eki
"-n"den önce gelen ünlü uzar: arkaan
"sırt üstü", gaydışıın
"dönerken", öylään "öğleyin",
yüziin "yüzükoyun".
· Teklik ve çokluk birinci,
ikinci şahıs iyelik eklerinden önce gelen kelime sonu ünlüleri uzar: deri "deri" ® deriim "derim", deriiñ
"derin", deriimiz "derimiz",
deriiñiz "deriniz"; gapı "kapı" ® gapıım "kapım", gapııñ
"kapın", gapıımız "kapımız",
gapııñız "kapınız"; alma "elma" ® almaam "elmam", almaañ
"elman", almaamız "elmamız",
almaañız "elmanız"; ülke "ülke" ® ülkääm "ülkem", ülkääñ
"ülken", ülkäämiz "ülkemiz", ülkääñiz "ülkeniz".
Bu kural, sonu
ünlüyle biten aile adlarından yalnız "ata" kelimesi için geçerlidir.
Diğer akraba adları ünlüyle bitseler ve sözü edilen iyelik eklerini alsalar
da bunlarda uzama görülmez.
· Fiil köklerinin sonunda
bulunan "a" ve "e" ünlüleri, geniş zaman eki "-ar/-er"i aldıklarında uzarlar: demle- "demlemek" ® demläär "demler", garşıla-
"karşılamak" ® garşılaarıs "karşılarız".
Sonu "r"
ve "l" ile biten fiillerde geniş zaman eki bazan düşmekte ve bir telâfi
uzunluğu ortaya çıkmaktadır: bolar > boor "olur", çıkarar > çıkaar "çıkarır", geler
> gäär "gelir", getirer > getiir "getirir", ötürer
> ötiir "geçirir".
· Fiil köklerinin sonunda
bulunan ünlüler, bu fiillere zarf-fiil eki "-ıp/-ip" getirildiği
zaman uzarlar: gucakla-
"kucaklamak" ® gucaklaap "kucak-layıp", sözle- "konuşmak" ® sözlääp "konuşup".
· Fiil köklerinin
sonunda bulunan ünlüler, söz konusu fiillere sıfat-fiil eki "-an/-en" getirildiğinde uzarlar: dile- "istemek" ® dilään "isteyen", gara-
"bakmak" ® garaan "bakan".
· Sıfat-fiil eki "-yaan/-yään"in
ünlüsü daima uzundur: çıkyaan "çıkmakta
olan", gelyään "gelmekte
olan".
· Zarf-fiil eki
"-maan/-mään"in ünlüsü daima uzundur: kesmään "kesmeden", yatmaan
"yatmadan".
· Zarf-fiil eki
"-kaa/-kää"nin ünlüsü her zaman uzundur: diirikää "o diriyken", otıırkaam "ben otururken", öyñüzdekääñ "sen evinizdeyken".
· Bir başka zarf-fiil
eki olan "-aağada/-ääğede"nin ünlüsü de daima uzundur: baraağada "gider gitmez", ekääğede "diker dikmez".
· Şimdiki zaman eki
"-yaar/-yäär"in ünlüsü her zaman uzundur: övyäär "övüyor", sığmayaar
"sığmıyor".
· İsimden isim yapma eki
"-mak/-mek"in ünlüsü, yaklaşma hâli ekini alınca uzar: çıkmak ® çıkmaağa "çıkmaya", dökmek
® dökmääğe "dökmeye".
· Bulunma hâli ekinin ünlüsü,
kendinden sonra aitlik eki "-kı/-ki" gelirse uzar: deñizde ® deñizdääki "denizdeki", ortada ® ortadaakı "ortadaki".
· İstek bildiren
"-ası/-esi" eki, ünlüyle biten bir fiile geldiği zaman söz konusu
ekin ünlüsü uzar: çöplääsi gel-
"toplayası gelmek", okaası gel-
"okuyası gelmek".
· "a" veya
"e" ünlüsüyle biten fiillere teklik birinci, çokluk birinci ve ikinci şahıs emir ekleri geldiği zaman
ünlü uzaması meydana gelir: aytmaalııñ
"söylemeyelim", diñlääliiñ
"dinleyelim", elääñ
"eleyin", iidääyin
"arayayım", saanaañ
"sayın", sooraayın
"sorayım".
· Karşılaştırma eki
"-raak/-rääk"in ünlüsü daima uzundur: giicrääk "biraz geç", goñurraak "kahverengimsi".
· Sonu ünlüyle biten
bir kelimeye yön gösteren "-k" eki geldiğinde ünlü uzaması
meydana gelir: bääri "beri"
® bääriik "beriye", beyle "böyle, şöyle" ® beylääk "oraya, o tarafa", daşarı "dışarı" ® daşarıık "dışarıya", gayra "geri" ® gayraak "geriye".
· Fiilden isim yapma
eki "-vaaç"ın ünlüsü her zaman uzundur: oynavaaç "oyuncak", yelpevaaç "yelpaze".
· Şüphe edatı vazifesi
gören "-kaa/-kää"nin ünlüsü daima uzundur: haçan gitdikää
"ne zaman gitti ki", niirää
baryaarkaa "nereye gidiyor ki", şumukaa "şu mu ki".
7. Bazı alınma kelimelerde bulunan "â"lar,
Türkmencede kısalmıştır: Ar. âdil >
Tkm. adıl "adil", Far. cihân > Tkm. cahan "cihan, dünya".
8. "ıı" ünlüsü, "ıy" şeklinde telâffuz edilir. çakgıımız > çakgıymız
"çakımız", dañıını > dañıynı
"sargıyı".
9. "ii" ünlüsü, "iy" şeklinde
telâffuz edilir: geçiiniñ > geçiyniñ "keçinin", yitğiimiz > yitğiymiz "zararımız".
10. "oo" ünlüsü, Türkmencede kelime
tabanlarının sadece ilk hecesinde bulunur: boozla- "hüngür hüngür ağlamak", oorda "sürü", ootlı
"tren". Ancak Türkmence birleşik kelimelerin ilk hecesinden
sonra da bulunabilir: demiryoolçı "demir
yolu görevlisi", gaanoocak "zalim,
gaddar".
Uzun "oo"
ünlüsüne bir tür birleşik kelime sayabileceğimiz şu örneklerin son hecesinde
de rastlanmaktadır: geçemzook "geçmiyoruz"
< geçenimiz yook,
gelemook "gelmiyorum" < gelenim
yook, gidenook "gitmiyor"
< gideni yook, seçeñook "saçmıyorsun" < seçeniñ yook, yiteñzook "kaybolmuyorsunuz" < yiteniñiz yook.
Verdiğimiz
örneklerde "yook" kelimesi, "y"si düştükten sonra iyelik eki
almış sıfat-fiil ekleriyle birleşmekte ve bu yapı, şimdiki zamanın olumsuzunu
meydana getirmektedir.
11. "öö" ünlüsü, Türkmence kelimelerin ilk
hecesinden sonra bulunmaz: gööğerçin "güvercin",
öönümçilik "üretim", yöönekey "basit, sade".
12. "uu" ünlüsü, Türkmence kelime
tabanlarının sadece ilk hecesinde bulunur: buuzlan- "buzlanmak", uukuçıl "uykucu".
"uu", birleşik kelimelerin birinci
hecesinden sonra da bulunabilir: ikuuçlı "belirsiz,
şüpheli".
"uu", Söyleyişte diftong özelliği taşır ve
"uv" şeklinde telâffuz edilir. uuçlak
> uvçlak "ucu sivri,
keskin", uuna- > uvna- "onaylamak, tasdik
etmek".
13. "üy", "üü" ünlüsünün diftonglu
söylenmesiyle ortaya çıkmıştır. Türkmencede kelime tabanlarının sadece ilk
hecesinde bulunan bu ünlü, yazıda gösterilmektedir: ã¬é÷ëè
® güyçli "güçlü, kuvvetli; sağlam,
zinde", ñ¬é©åìåê ® süyce- "tatlı olmak, tatlanmak, tatlılaşmak", ñ¬épåíìåê
® süyren- "sürünmek, sürünerek yürümek"
vb.
Kiril harfli
Türkmen yazısında ünlü uzunluğu "üy"ün yanı sıra sadece diy- "demek" ve iy- "yemek" gibi uzun
"ii" ünlüsünün diftonglu şeklini taşı-yan birkaç kelimede
gösterilmekte, bunların dışında belirtilmemektedir
14. Ünlülerle ilgili en önemli hususlardan biri de ünlü
uyumu meselesidir. Ünlü uyumu, kalınlık-incelik ve düzlük-yuvarlaklık uyumları
olmak üzere kendi içinde ikiye ayrılır:
Kalınlık-İncelik Uyumu
Kalınlık-incelik
uyumu, Türkmencede tamdır. Bu özelliğinden dolayı Türkmence, Arapça ve Farsçadan
aldığı birçok kelimeyi kalınlık-incelik uyumuna sokmuştur: Far. cihân > Tkm. cahan "cihan, dünya", Ar. devâm > Tkm. dovaam "devam",
Ar. kalem > Tkm. galam "kalem".
Ekim devriminden
önce Rusçadan alınan bazı kelimeler de Türkmencede uyuma girmiştir: Rus. jiletka > Tkm. ciltge "yelek", Rus. vedro
> Tkm. bedre "kova".
Ancak daha sonra Rusçadan alınan kelimeler, Türkmencede uyuma girmemiştir: brilyant "pırlanta", deputat "milletvekili".
Türkmence birleşik
kelimelerde kalınlık-incelik uyumu aranmaz: ağzıbiir
"geçimli, uyumlu", daaşdeşen
"ağaçkakan; mahir, eli yatkın", ootlu-çöp
"kibrit".
"-vaaç" ve
"-cağaz" ekleri ile
"yook"un "y"sinin düşmesiyle ortaya çıkan "ook",
ince ünlülü kelimelere geldiğinde kalınlık-incelik uyumu ortadan kalkar: germevaaç "çit, engel, set",
yelpevaaç "yelpaze"; öycağaz "evceğiz", pişikcağaz "kediceğiz"; eşdeñzook < eşideniñiz yook "işitmiyorsunuz", gelemook < gelenim yook "gelmiyorum",
göçenook < göçeni yook "göçmüyor", göreñook < göreniñ yook "görmüyorsun".
Düzlük-Yuvarlaklık Uyumu
Daha önce kısaca
değinildiği gibi yuvarlak ünlülerden "o" ve "ö", yazıda
Türkmence kelimelerin ilk hecesinden sonra; "u" ve
"ü" ise, ikinci hecesinden sonra bulunmaz: bolğusız "önemsiz,
gereksiz", buldurçın
"kırağı", bükürdi
"patırtı".
Söyleyişte ise
yuvarlak ünlülerden "o" ve "ö", Türkmence kelimelerin birinci
hecesinden sonra; "u" ve "ü" ise, ikinci hecesinden sonra
da bulunur: doğanlık > doğonluk "kardeşlik", gözeğçilik > gözöğçülük "gözleme, bakma", gurluşık > gurluşuk
"bina, yapı", köleğe >
kölöğö "gölge", tüykülik > tüykülük "tükürük".
İlk hecesinde
yuvarlak ünlü bulunduran bazı iki heceli kelimelerin kapalı olan son
hecesinde de uzunluktan dolayı yuvarlaklaşma görülmez: gündiiz "gündüz", oğrıın
"gizli; gizlice", umııt
"umut", üçiin "için".
"-vuk/-vük"
eki, geldiği kelimelerde düzlük
uyumunu bozmaktadır. Buradaki yuvarlaklaşmanın sebebi ise, ekin başında
bulunan "v" ünsüzüdür: endirevük
"titreyen, titrek", kentlevük "damak",
yalpıldavuk "parlak, parıldayan".
Eski ve Orta Türkçe
dönemlerindeki bazı kelimelerde bulunan "a", "e" ünlüleri Türkmencede özellikle
"v" ünsüzünün tesiriyle yuvarlaklaşarak "o",
"ö"ye dönmüş ve bu kelimelerde bir yuvarlaklık uyumu meydana gelmiştir:
DLT. aguz > Tkm. ovuz "ağız; eti ve sütü yenen
memeli hayvanların doğurduğu zaman verdiği ilk süt", DLT. çevür- > Tkm. çövür- "çevirmek", DLT. savur- > Tkm. sovur- "savurmak",
ET. sebin- > Tkm. söyün- "sevin-mek".
Eski ve Orta Türkçe
dönemlerindeki bazı kelimelerde bulunan "u", "ü" ünlüleri
düzleşerek "a", "ı", "i"ye dönmüş ve bu
kelimelerde bir düzlük uyumu meydana gelmiştir: DLT. armut > Tkm. armıt
"armut", DLT. baldu >
Tkm. palta "balta", ET. bedük > Tkm. beyik "büyük", DLT. bilezük
> Tkm. bilezik "bilezik",
DLT. kemür- > Tkm. gemir- "kemirmek", DLT. sındu "makas" > Tkm. sındı "büyük makas".
Eski ve Orta Türkçe
dönemlerindeki bazı iki heceli kelimelerde bulunan "ı" ünlüleri,
Türkmencede yuvarlaklaşarak "u" ya dönmüş ve bu kelimelerde bir
yuvarlaklık uyumu meydana gelmiştir: ET.
bulıt > Tkm. bulut, DLT. topık > Tkm. topuk
"topuk".
15. Ünlülerle ilgili bir diğer önemli husus da ünlü
düşmesidir:
Ünlü Düşmesi:
Söz konusu ses
olayına iyelik eki almış organ adlarında yaygın olarak rastlanmaktadır: ağızında > ağzında "ağzında", eğinimde
> eğnimde "omzumda", gucağımıza > gucağmıza "kucağımıza", gulağını > gulağnı
"kulağını", gursağımızda
> gursağmızda "sinemizde",
köñülüm > köñlüm "gönlüm".
Ünlü düşmesi, başka
tür kelimelerde de sıkça görülür: açılışını
> açılşını "açılışını",
aydılışı > aydılşı "söylenişi", darağımı
> darağmı "tarağımı", deñize > deñze "denize", eşidilyäär
> eşdilyäär "işitiliyor",
gılıcını > gılcını "kılıcını", kövüşüni > kövşüni "ayakkabısını",
oğulum > oğlum "oğlum", orunını
> ornunı "yerini", ölümüñ > ölmüñ "ölümün", tovusup
> tovsup "sıçrayıp", uruşa > urşa "savaşa", yuvulan
> yuvlan "yıkanan".
ÜNSÜZLER
Türkmen Türkçesinde
yirmi üç ünsüz vardır. Bunların çoğu Türkiye Türkçesindekilere benzer.
Sadace birkaç ünsüz farklılık gösterir. "g", "h" ve
"k" seslerini karşılayan "ê",
"ã", "õ"nin Türkiye
Türkçesinde olduğu gibi kalın ve ince şekilleri yoktur. Bunlar tek harfle
karşılanmaktadırlar ve kalın ünlülerin yanında kalın, ince
ünlülerin yanında incedirler. Sadece "h" ünsüzü ince ünlülerin yanında
biraz gırtlaklaşma özelliği gösterir. Bu gün Türkiye Türkçesinde bulunmayan,
ancak tarihî devirde ve Anadolu ağızlarında sık rastladığımız damak
"n"si (ñ), Türkmencede kullanılmaktadır. "ğ" ünsüzü de
Türkiye Türkçesinden farklı söylenir; daha belirgin ve gırtlağa yakın
telâffuz edilir.
Ünsüzlere Ait Bazı Önemli Özellikler
1. Eski Türkçede kelime başında bulunup Kuzey-Doğu
Türkçesiyle onun devamı niteliğindeki yazı dillerinde korunan, ancak
Oğuzcanın Batı kolunda yer alan yazı dillerinde -Azerbaycan Türkçesi, Gagavuz
Türkçesi ve Türkiye Türkçesi- "v-"ye dönen "b-"ler, Türkmencede
korunmuştur: baar "var",
bar- "gitmek", ber- "vermek".
bol- "olmak" fiilinin klâsik Türkmencede hem bol- hem de ol- şekli vardır. Ancak günümüz Türkmencesinde bu fiilin sadece bol- şekli kullanılmaktadır.
2. "c" ünsüzü, Türkmence kelimelerin sonunda
bulunmadığı için Arapça ve Farsçadan alınan kelimelerin sonunda bulunan
"c"ler Türkmencede "ç"ye çevrilir: Far. kec > Tkm. keç "aksi, ters, inatçı", Ar. tâc > Tkm. tääç "taç".
3. Bünyesinde aslî uzun ünlü bulunduran kelimelerin
sonundaki "-ç" ünsüzü, iki ünlü arasında kaldığında sedalılaşarak
"-c"ye döner: ööç ® ööcüñ "senin öcün"; uuç
® uucı "ucu".
4. Arapça ve Farsçadan alınan kelimelerde bulunan
"f"ler, birkaç örnek hariç, Türkmencede kurallı olarak
"p"ye çevrilmiştir: Far. ferzend
> Tkm. perzent "çocuk,
yavru", Far. hefte > Tkm. hepde "hafta", Ar. nefes > Tkm. nepes "nefes, soluk", Ar. sahîfe > Tkm. sahııpa "sayfa".
Bu değişmenin
görülmediği örneklerse şunlardır: Ar. gaflet
> Tkm. gaflat "gaflet,
gâfillik", Ar. hilâfet > Tkm.
halifat "halifelik", Ar. ma‘ârif > Tkm. mağaarıf "maarif; eğitim ve öğretim sistemi", Ar. mufti > Tkm. müfti "müftü", Ar. redîf
> Tkm. redif "redif".
Rusçadan alınan
kelimelerdeki "f"ler, Türkmencede değişikliğe uğramamıştır: fakultet "fakülte", infektsiya "enfeksiyon", şofyor "şoför".
5. Türkmencede kalın "k"den sonra gelen ve
kelime ortasında bulunan kalın "g"ler de "ğ"ye dönmez: çakgı "çakı", sakgal "sakal", sakgıç "sakız".
Rusçadan Türkmenceye
geçen kelimelerin ortasında ve sonunda bulunan kalın "g"ler
korunmuş, "ğ"ye dönmemiştir: brigadir
"ekip başı", dialog "diyalog".
6. Türkmencede ince "k"den sonra gelen ve
kelime ortasında bulunan ince "g"ler de "ğ"ye dönmez: çökgün "çukur", pökgi "top -spor-", tekge "yardım".
Rusçadan Türkmenceye
geçen kelimelerin ortasında ve sonunda bulunan ince "g"ler de korunmuş,
"ğ"ye dönmemiştir: biologiya
"biyoloji", geologiya
"jeoloji", logika "mantık".
7. Kalın "ğ", Türkçe kökenli kelimelerle
Arapça ve Farsçadan alınan kelimelerin ortasında ve sonunda bulunur: aağımtıl "beyazımsı", baağ "bağ, bahçe", bağış "bağış", cemaağat "cemaat, topluluk",
kaağız "kağıt", sıınağ "deneme, sınama".
Yukarıda da
belirtildiği gibi, Türkmencede kalın "k"den sonra gelen ve kelime
ortasında bulunan "g"ler "ğ"ye dönmez: çakgan "çevik, kıvrak, hızlı", çakgı "çakı", sakga
"birden, aniden".
Türkmencede
sedalı-sedasız sesler bakımından uyum bulunmadığı için kalın "ğ",
sedasız ünsüzlerle birlikte kullanılabilmektedir: ağsak "aksak, topal", ağşam "akşam", atğır
"keskin nişancı", basğançak
"basamak", başğa
"başka", bıçğı "bıçkı,
testere".
8. İnce "ğ", Türkçe kökenli kelimelerle
Arapça ve Farsçadan alınan kelimelerin ortalarında ve sonlarında
bulunmaktadır: bezeğ "süs,
ziynet", biiriğiş- "birleşmek,
kaynaşmak; bir araya gelmek", eğer "eğer,
şayet", iğde "iğde", meğer "belki, ihtimal", müşğiil "müşkil, zor".
Yukarıda da ifade
edildiği gibi, Türkmencede ince "k"den sonra gelen ve kelime
ortasında bulunan "g"ler "ğ"ye dönmez: bükgüldi "çarpıntı, heyecan",
cikgildeş- "cıvıldaşmak".
Türkmen Türkçesinde
sedalı-sedasız sesler bakımından uyum bulunmadığı için ince "ğ",
sedasız ünsüzlerle birlikte kullanılabilmektedir: bitğinli "verimli, bereketli", deşğiç "matkap", eğsil-
"eksilmek", eğşit-
"ekşitmek -yüz-", kesğir "keskin".
9. "j" ünsüzü, çoğunlukla Rusçadan alınma
kelimelerde kullanılmaktadır: jaket
"ceket", jeton
"jeton", lıja "kayak",
rejim "rejim, düzen" vb.
Taklidî fiillerin
yanı sıra Arapça ve Farsçadan alınan bazı kelimelerde de "j" ünsüzüne
rastlanır: ajdarhaa
"ejderha", gijjele-
"kızdırmak", mıjjar-
"yumuşamak, gevşemek; yayılmak, dağılmak", vıjdaan "vicdan".
10. Aslî uzun ünlü bulunduran kelimelerin sonundaki
"-k" ünsüzü, iki ünlü arasında kalınca sedalılaşarak
"-ğ" olur: aak ® aağı "beyazı", göök
® gööğüñ "gök yüzünün".
11. Eski Türkçede bulunan bazı kelime başı
"b-"ler, Türkmencede
"m-"ye dönmüştür: ET. ben
> Tkm. men "ben", ET. bin- > Tkm. mün- "binmek", ET. biñ
> Tkm. müñ "bin". Bu
değişime, geniz seslerinin tesiriyle meydana gelmektedir.
12. Farsça kelimelerin sonlarında bulunan
"-ng" sesleri Türkmencede
"-ñ" ile karşılanmıştır: Far. âheng > Tkm. äheñ "melodi;
uyum", Far. ceng > Tkm. ceñ "cenk, savaş", Far. tufeng > Tkm. tüpeñ "tüfek".
Rusça kelimelerin
sonlarında bulunan "-ng"lerse Türkmencede korunmuştur: Rus. rang
> Tkm. rang "derece,
rütbe", Rus. ring > Tkm. ring "ring".
13. Bünyesinde aslî uzun ünlü bulunduran kelimelerin
sonundaki "-p" ünsüzü, iki ünlü arasında kaldığında sedalılaşarak
"-b"ye döner: gaap ® gaabını "kabını".
14. Eski ve Orta Türkçe dönemine ait bazı kelime başı
"b-"ler, Türk-mencede "p-"ye dönmüştür: DLT. balçık > Tkm. palçık "balçık, çamur", DLT. baldu > Tkm. palta
"balta", DLT. buta- >
Tkm. puuda- "budamak", ET. butık > Tkm. puudak "dal, budak".
Kelime başında
"p-" ünsüzü, Türkmence yansımalı kelimelerde yaygın olarak kullanılmaktadır:
pakırdı "fıkırtı, kahkahayla
gülme", patla- "pat-lamak,
pat diye ses çıkarmak", pışırda-
"fısıldamak", pışırdı "fısıltı".
"b"
ünsüzü, Türkmence kelimelerin sonunda bulunmadığından Arapça ve Farsçadan
alınan kelimelerin sonunda bulunan "-b"ler "-p"ye çevrilir:
Far. bâb > Tkm. baap "uygun, münasip;
elverişli", Ar. edeb > Tkm. edep "edep, terbiye", Ar. mekteb > Tkm. mekdep "okul".
15. "r" ünsüzü, kelime başında alınma
kelimelerde kullanılmaktadır: redif "redif",
report "rapor", roman "roman", ruuh "ruh".
16. Türkmen Türkçesindeki "s" sesleri, Türkiye
Türkçesinden farklı olarak daima peltek telâffuz edilir. Ancak yazıda
bu peltekliği ifade edecek herhangi bir işaret kullanılmamaktadır.
17. Kelime başında "ş-" ünsüzü, Türkmence
yansımalı kelimelerde yaygın olarak kullanılmaktadır: şabırdı "şıpırtı", şağırda- "hışırdamak", şağırdı "hışırtı", şakırdı "şıkırtı, şakırtı",
şalpıldı "şıpırtı,
şapırtı".
Bazı kelimelerde bir
"ş"~"z" denkliği görülmektedir: çöş- "çözmek" ~ çöz-
"çözmek", çöşül-
"çözülmek" ~ çözül-
"çözülmek", çöşle-
"çileyi açmak/çözmek" ~ çözle-
"çileyi açmak/çözmek".
18. Aslî uzun ünlü bulunduran kelimelerin sonundaki
"-t" ünsüzü, iki ünlü arasında kalınca sedalılaşarak
"-d" olur: aat ® aadıñ "senin adın", oot
® oodumız "ateşimiz".
19. Eski ve Orta Türkçe dönemlerinde kelime başında
bulunan "t-"lerin bir kısmı Türkmencede "d-" olmuştur: ET. tak- > Tkm. dak-
"takmak", ET. targak >
Tkm. darak "tarak", ET. ter > Tkm. der "ter", DLT. tilim
> Tkm. dilim "dilim",
ET. tirig > Tkm. diiri "diri", ET. tok > Tkm. dok "tok".
Eski ve Orta Türkçe
dönemlerinde kelime başında bulunan "t-"lerin bir kısmı ise,
Türkmencede korunmuştur: ET. tayak "destek" > Tkm. tayak "baston; sopa", ET. tiken > Tkm. tiken "diken", DLT. tirsgek
> Tkm. tirsek "dirsek",
DLT. toksun > Tkm. toğsan "doksan".
"d"
ünsüzü, Türkmence kelimelerin sonunda bulunmadığı için Arapça ve Farsçadan
alınan kelimelerin sonunda bulunan "-d"ler "-t"ye çevrilir:
Far. bend > Tkm. bent "baraj, bent; engel", Ar.
mescid > Tkm. metciit "cami, mesçit".
Rusça kelimelerin
sonlarında bulunan "-d"ler ise, Türkmencede "-t"ye çevrilmeyip
korunmuştur: doklad "bildiri,
tebliğ", metod "metot",
zavod "fabrika".
20. Yazıda "v" harfi ile gösterilen
"v" ünsüzü, aslında bir diş-dudak ünsüzü olmayıp çift dudak
ünsüzüdür: "w". Söz konusu ünsüz, hem aslî hem de alınma kelimelerde
kendinden önce gelen düz ünlüleri ("a" ve "e"yi)
yuvarlaklaştırıcı özelliğe sahiptir: DLT. çevür-
> Tkm. çövür- "çevirmek",
Ar. devr > Tkm. dövür "devir", Ar. havâ > Tkm. hovaa "hava", Ar. heves
> Tkm. höves "heves,
arzu, istek", Ar. mevsim >
Tkm. mövsüm "mevsim", DLT.
savur- > Tkm. sovur- "savurmak".
"v"
ünsüzü, söyleyişte de kendinden önce gelen düz ünlüleri ("a" ve
"e"yi) yuvarlaklaştırmaktadır: germev > germöv "bölme,
duvar, bent", saylav > saylov "seçim".
Türkçe kökenli
kelimelerle Arapça ve Farsçadan alınan kelimelerin ortasında bulunan
"-b-"ler, Türkmencede
söyleyişte "-v-" olur: baağbaan
> baağvaan "bahçıvan",
bääbek > bäävek "bebek", gaabak
> gaavak "göz
kapağı", gääber- > gääver- "şişmek", sebääp > sevääp "sebep", telbe
> telve "deli".
Farsçadan alınan bir
kelimede bu kural yazıya da yansımıştır:
Far. sâyebân "gölgelik"
> Tkm. saayavaan "şemsiye".
Rusçadan alınan
kelimelerin ortasında bulunan "-b-"ler ise, söyleyişte değişmez: fabrik > fabrik "fabrika", futbol
> futbol "futbol".
21. "z" sesleri de Türkiye Türkçesinden
farklı olarak Türkmencede daima peltek telâffuz edilir. Ancak
yazıda bu peltekliği ifade edecek herhangi bir işaret kullanılmamaktadır.
22. Ünsüzlere ait en önemli hususlardan biri de benzeşme
meselesidir. Türkmencede yaygın benzeşme örnekleri bulunmakta ve bunların bir
çoğu konuşma sırasında ortaya çıkmaktadır. Yazıda görülen benzeşmeler de
vardır. Ancak bunların sayısı azdır. Eğer söyleyişte yaygın olan
benzeş-melerin tamamı yazıya yansımış olsaydı, bu gün Türkmence Türkiye
Türkçesine çok daha uzak bir yazı dili hâline gelebilirdi.
Ünsüz benzeşmeleri,
ilerleyici ve gerileyici benzeşmeler olmak üzere kendi içinde ikiye ayrılır.
Türkmencede ilerleyici benzeşme örnekleri, gerileyici benzeşme örneklerine
oranla oldukça fazladır:
İlerleyici Benzeşme
-ld- > -ll-: Söyleyişte ortaya çıkar: baldak > ballak "bitki gövdesi", bildi > billi
"bildi", cürküldi > cürküllü "cıvıltı", çölden > çöllön "çölden", el
değse > el leğse "el
değerse", gel diy > gel liy "gel de", güldür > güllür "güldür", yıldız
> yıllız "yıldız".
-mb- > -mm-: Bu benzeşmenin birkaç örneğine yazıda rastlanmıştır: tümmek < tümbek "tümsek", tümmekle-
< tümbekle- "yığmak, tümsek
yapmak; herhangi bir kabı ağzına kadar doldurmak".
Aynı benzeşme
söyleyiş sırasında da ortaya çıkmaktadır: caam
bilen > caam milen
"bakır tabakla", caamböörük >
caammöörük "bir nakış
türü", iişim baar > iişim maar "işim var".
-nd- > -nn-: Söyleyişte ortaya çıkar: caan
doğan > caan noğon "can
kardeş", çındır > çınnır "doğrudur", endik > ennik "alışkanlık", gaandı
> gaannı "suya
kandı", gün doğanda > gün noğonno "gün doğduğunda",
käändi > käänni "çoktu", menden
> mennen "benden", mündür > münnür "bindir", sandal
> sannal "sandal",
sen dääl > sen nääl "sen değilsin".
-ñd- > -ññ-: Söyleyişte ortaya çıkar: cañdan > caññan "çandan, zilden", çañdan > çaññan
"tozdan".
-ñg- > -ññ-: Yazıda yaygın olarak
görülür: eññit < eñgit "yamaç", iişeññir < iişeñgir "hamarat, becerikli", oññut < oñgut "yaşamayı
sürdürmek için gereken şey", zaññırda-
< zañgırda- "tıngırdamak,
şıngırdamak".
Söyleyişte de
yaygındır: biziñ geçi > biziñ ñeçi "bizim keçi", dañgın > daññın "bağla", soñ
gel > soñ ñel "sonra
gel", yeñgin > yeññin "yen".
-sd- > -ss-: Yazıda rastlanan örnekleri
azdır: bassırma < basdırma "sundurma, çardak",
össürim < ösdürim "yeniyetme".
Söyleyişteki
örnekleri yaygındır: atlasda > atlassa "haritada", basdır > bassır "hapse attır",
cebis dur- > cevis sur- "sağlam/sıkı
durmak", çusdur > çussur "hızlıdır,
yüğrüktür", kesdi > kessi
"kesti", kesdir > kessir "kestir", mahsuus dääl > mahsuus sääl "mahsus/özgü değil", pesde > pesse "aşağıda,
alçakta", pesdi > pessi "alçaktı".
-st- > -ss-: Yazıda yassık < yastık "yastık",
yassıkdaş < yastıkdaş "eş, hayat arkadaşı" gibi Türkçe kökenli
örnekler de bulunmakla birlikte bu tür benzeşmeye daha ziyade Farsçadan
Türkmenceye geçen kelimelerde rastlanmaktadır: Tkm. dessaan < Far. destân "destan",
Tkm. desse < Far. deste "demet; deste", Tkm. hassa < Far. haste "hasta", Tkm. pessaay
< Far. pestây "alçak, düşük",
Tkm. ussaat < Far. ustâd
"usta, mahir; üstad".
Aynı benzeşmenin
söyleyişte ortaya çıkan örnekleri de bulunmaktadır: astına > assına "altına",
üstün > üssün "üstün".
-şc- > -şş-: Söyleyişte ortaya çıkar: bääş
caanlı > bääş şaanlı "beş küçükbaş hayvan", bääş cübüt > bääş şüvüt "beş çift", göreşceñ > göröşşöñ "mücadeleci, savaşçı", guşcağaz > guşşoğoz "kuşçağız",
söveşcek > sövöşşök "savaşacak", yuvaşca > yuvoşşo "yavaşça".
-şç- > -şş-: Söyleyişte ortaya çıkar: bääş
çemçe > bääş şemçe "beş kaşık", daaş çek- > daaş şek- "taş çekmek", iişçi > iişşi "işçi", öñbaşçı
> öñbaşşı "önder,
lider".
-vb- > -vv-: Söyleyişte görülür: guv
baar > guv vaar "kuğu var", suv
bolsa > suv volso "su
olursa", tov ber- > tov ver- "burmak, bükmek".
-zd- > -zz-: Yazıya yansıyan örnekleri
oldukça azdır: gızzırma < gızdırma "sıtma", ağızzırık < ağızdırık
"gem".
Bu benzeşmenin
söyleyiş sırasında ortaya çıkan örnekleri yaygındır: atızdır > atızzır "parseldir", bizden > bizzen "bizden", düz dääl > düz zääl
"düz/doğru değil", düzdeçi
> düzzöçü "çölde yaşayan, çöllü", gaz diysene > gaz ziysene
"kaz desene", gezdir >
gezzir "gezdir", gözdañdı
> gözzaññı "körebe", sizde
> sizze "sizde".
Gerileyici Benzeşme
-çş- > -şş-: Söyleyişte görülür: üç
şar > üş şar "üç balon", üç
şert > üş şert "üç şart".
-tç- > -çç-: Söyleyişte görülür: atçılık > aççılık "atçılık",
otçı > oççı "otçu".
-ts- > -ss-: Yazıda bu benzeşmenin örneği
yok denecek kadar azdır: tüsse < tütse "siyah duman, duman".
Söyleyişteki
örnekleriyse yaygındır: atsın > assın "atsın", saağatsız
> saağassız "saatsiz", tutsa > tusso "tutarsa", ütse > üssö "üterse,
tüylerini ateşle yakarsa", yiğitsire-
> yiğissire- "genç gibi davranmaya çalışmak".
-zs- > -ss-: Söyleyişte görülür: çözse
> çössö "çözerse", duuzsuz
> duussuz "tuzsuz",
köözsüz > köössüz "közsüz, korsuz", söz sözle- > sös sözlö- "söz söylemek", yazsın > yassın "yazsın", yaaz soñı > yaas soñu "bahar sonu".